Jump to content

Tüm Aktiviteler

Bu akış otomatik güncelleniyor

  1. Dün
  2. Mercy

    Carolina Rosera

    Santos'ta her gece yarış var. Keyifli roller...
  3. SULO

    Carolina Rosera

    fenaaaa
  4. LMFAO

    Evet? Hayır?

    maalesef evet, alttaki fanatik galatasaraylı
  5. coller

    Carolina Rosera

    iyi roller
  6. Mercy

    Bonnie Queenie

    Yine yeni yeniden demek. Keyifli roller, takipteyim.
  7. coller

    Evet? Hayır?

    Evet, altta ki sigara bağımlısı
  8. kokesta

    Evet? Hayır?

    Evet, alttaki kişinin uyku problemi var.
  9. Neil

    Miguel Gutierrez "Sessiz Çelik"

    Klein'in yerini tutmuyor.
  10. _Arda24

    Evet? Hayır?

    evet, alttaki kişinin motoru var.
  11. RVN

    Deputy Jaxon "Jaxie" Anderson

    yıldız
  12. Stopper

    Deputy Jaxon "Jaxie" Anderson

    Favori çar
  13. kokesta

    Bonnie Queenie

    Uzun soluklu olması dileğiyle kardeşim
  14. lorrainwerron

    Miguel Gutierrez "Sessiz Çelik"

    nicee
  15. lorrainwerron

    Del Perro Block Uyuşturucu ve Fuhuş Çetesi

    basarilar
  16. lorrainwerron

    Bonnie Queenie

    basarilar
  17. SULO

    Bonnie Queenie

    güzeeel
  18. Uzgun

    Del Perro Block Uyuşturucu ve Fuhuş Çetesi

    Anlık olarak Del Perro Blocks birlik oyuncuları ve yönetimi.
  19. kokesta

    Carolina Rosera

    Başlangıç "Carolina Rosera: El Dolor Corre en las Venas" Acı damarlarda akar. İspanya'nın Cádiz sokakları güneşle yıkanırken, küçük Carolina annesinin gülüşünü son kez duyduğunda sadece on iki yaşındaydı. "Donde hay amor, hay dolor" — Nerede aşk varsa, orada acı da vardır — derdi annesi Mirabel, bir yandan saçlarını okşarken. O gün, o sevgi dolu ses sonsuza dek sustu. Yıllar geçti. Hayat Carolina'ya gülmeyi unutturmuştu. Gözleri bir kez olsun parıldasa, o parıltının ardında biriken fırtınayı yalnızca kendisi bilirdi. Yirmi dört yaşında, abisi Diego tutuklandığında, dünya bir kez daha ayağının altından kaydı. Bu kez yalnızca acı değil, öfke de kalbine yerleşti. Ama Antonio... Ah, Antonio. Kan bağı olmasa da, ruhları aynı yolun yolcusuydu. Ona direksiyonu tuttuğunda nasıl nefes aldığını, motor sesiyle nasıl yaşadığını öğreten oydu. O andan sonra Carolina için yol yalnızca asfalt değil, aynı zamanda kaderdi. Sokaklar onun savaş alanı, arabalar ise kılıcıydı. “Más vale perder el camino que perder el alma.” — Yolu kaybetmek ruhu kaybetmekten iyidir. 1. Bölüm: Kan Gibi Kırmızı “Sangre llama a sangre.” — Kan kanı çeker. Carolina Rosera, sabahın köründe uyananlardan değildi ama o gün farklıydı. Gün doğarken, güneşin ilk ışıkları Cádiz’in dar sokaklarına vururken, yirmi beş yaşındaki Carolina, Antonio’nun eski garajının kapısını yavaşça araladı. İçerisi yağ, benzin ve geçmişle doluydu. Duvara asılı o eski fotoğraf… Üç kişi. Carolina, Diego ve Antonio. Diego’nun kolu iki omzun etrafında. O karede gülüyordu Carolina. Belki de son kez. Motorlar hâlâ sessizdi. Ama içindeki öfke çoktan çalışmıştı. “Bugün yarış var mı?” diye sordu Antonio, liftin altından çıkarken. Üzerindeki tulum yağ içindeydi, ama gözleri tertemiz ve netti. Carolina cevap vermedi. Sadece bir anahtarlık savurdu ona doğru: küçük bir boğa figürü. Diego’nun hediyesi. Antonio başını eğdi. Her şey belliydi. “Yeni çocuklar geldi,” dedi. “Seni tanımıyorlar.” “Tanımalarına gerek yok. Beni hissedecekler.” “El silencio también es una respuesta.” — Sessizlik de bir cevaptır. O gece, şehir suskundu. Ama yeraltı yarışları susmazdı. Cádiz’in dışında, terk edilmiş bir limanda kurulan pist, tanıdık fısıltılarla doluydu. Motor homurtuları, lastiklerin hafif çıtırtısı… ve Carolina’nın gelişiyle aniden kesilen uğultu. Carolina annesi Mirabel'in kırmızı fularını aracının sağ aynasına bağladı. Bu onun için bir rutindi. Kırmızı tulumu giymişti. Kan gibi kırmızı. Direksiyonun başına geçtiğinde, artık yalnız değildi. Diego oradaydı. Mirabel oradaydı. Hepsi o direksiyonun etrafında dönüyordu. Yarış başladığında zaman durdu. Carolina, refleksleriyle değil, acısıyla sürüyordu. ve kazandı. Ama zafer sessizdi. Çünkü bu bir bitiş değil, başlangıçtı. 2. Bölüm: Diego’nun Gölgesi “La sombra del árbol también forma parte del árbol.” — Ağacın gölgesi de ağacın bir parçasıdır. Yirmi dört yaşındaydı Carolina. O sabah evine döndüğünde kapının önünde üç polis aracı ve bir ambulans vardı. Güneş henüz doğmamıştı, ama ışıklar yeterince parlaktı; gerçekleri karanlıkta bırakmamak için. Diego, o gün gözaltına alındı. Cinayet suçlaması. Birkaç saat içinde tüm şehir, en azından yeraltı dünyasının büyük kısmı, haberi duymuştu. Carolina ise o an donmuştu. Sorgu odasındaki fotoğraflar... kanlı tişört... bir silah... ve Diego’nun suskunluğu. “No dije nada, Caro,” demişti. “Porque a veces la verdad solo sirve para destruir lo poco que queda.” — “Hiçbir şey demedim, Caro. Çünkü bazen gerçek, geride kalan az şeyi bile yok etmeye yarar.” Diego suçsuz muydu? Carolina bunu hiçbir zaman öğrenemedi. Ama bildiği tek şey vardı: O gün bir parçası kopmuştu. Annesinden sonra, Diego da gitmişti. Mahkeme salonu soğuktu. Hakim sesini yükseltmeden müebbeti okuduğunda, Carolina’nın içinden bir şey kırılmadı… büsbütün yıkıldı. Antonio o gün yanında oturdu. Tek kelime etmeden. Carolina, duvara yaslandığında ve gözlerinden yaşlar değil öfke süzüldüğünde, Antonio onun kulağına eğildi: “Entonces corre. Si no puedes pelear por él, corre por él.” — “O hâlde koş. Onun için savaşamıyorsan, onun için sür.” İşte o gün Carolina’nın içinde bir motor çalıştı. Susturulamayan bir hırs, yönünü asfaltla bulan bir öfke. Ve o gece ilk gerçek yarışına çıktı. Bu kez kazanmak için değil. Hissetmemek için. 2.1 Bölüm: Asfaltın Kızı “La calle no perdona.” — Sokak affetmez. Cádiz’in gecesi yine parlıyordu. Bir yarış gecesi daha… ama bu, diğerlerinden farklıydı. Havanın kokusu ağır, yıldızlar sönüktü. Carolina, direksiyon başındayken içini kemiren bir his vardı. Sanki gece bir sır saklıyordu. Rakipleri tanıdık değildi. Organizasyon farklıydı. Yeni bir para akışı, yeni bir düzen. Antonio bu yarıştan hoşlanmamıştı. “Caro, bu çocuklar yarışmaz. Bunlar yok eder.” Ama Carolina için geri dönüş yoktu. Bu pist onun vedası olacaktı. “Ben kazanmazsam, bu şehir beni asla unutturmaz.” Yarış başladı. Dört araba. Biri Carolina, diğerleri suskun, karanlık adamlar. Başlama işareti verildiğinde, asfalt çığlık attı. İlk iki tur Carolina’nın hâkimiyetindeydi. Ama üçüncü turda biri, arka lastiğine çarptı. Bu bir hata değildi. Bir uyarıydı. Son viraja geldiğinde, karşısına bir araç çıkartıldı — yarış dışı, kuralsız, planlanmış. Kaza kaçınılmazdı. Carolina aracı zar zor kontrol etti, ama bir tabelaya çarptı ve yan döndü. Yarış alanı karıştı. Antonio bağırarak ona koştuğunda Carolina aracın içinde hâlâ nefes alıyordu ama sağ kolunda bir kesik, alnında kan vardı. Polis sirenleri uzaktan duyulmaya başladı. Ama bu da oyunun bir parçasıydı. Yarıştan çok, tuzaktı bu gece. Bir ses yankılandı garajın girişinden: “Está marcada. Demasiado para este sitio.” — “O işaretlendi. Bu şehir ona fazla.” O gece Carolina saklandı. Antonio ona sahte belgeler verdi. “Los Santos’a git, sana limana kadar eşlik edebilirim Caro-… **Bir anlığına tek yanağını gerdi Antonio ve derin bir çekti** ama sonrasında yalnızsın kızım.” dedi. “Orada geçmişin seni bulamaz. Ama sen kendini bulabilirsin.” Giderken aynaya bir bakış attı. Son kez... Cádiz. Son kez... annesinin fuları. Son kez... eski benliği. Ve motoru çalıştırdı. Ara Sahne Geriye Kalan: Bir Yaz Günü, Cádiz “Los recuerdos son las únicas cosas que nadie puede robarnos.” — Hatıralar, kimsenin bizden çalamayacağı tek şeydir. Güneş tepede duruyordu. Küçük Carolina, Mirabel’in eline tutunmuş, pazar yerindeki kalabalığın içinde yürüyordu. Annesi çiçekleri severdi. Özellikle kırmızı sardunyaları. “Sanki toprak nefes alıyor,” derdi. Diego ise onları uzaktan izliyordu. Duvara yaslanmış, elleri cebinde, gözünde gölge. Carolina için abisi bir süper kahraman gibiydi. Sessiz, güçlü, hep tetikte. Ama o gün Diego’nun bakışlarında bir huzursuzluk vardı. Carolina o geceyi hiç unutmadı. Çünkü ilk kez bir motor sesiyle kalbi atmıştı. Sokağın köşesinden eski bir araba geçti. Siyah, uzun, biraz gürültülü. Diego'nun bakışları değişti. İçinden bir adam seslendi ona, kısa bir diyalog oldu. Carolina bir şey anlamadı, ama annesi Diego’ya yaklaşıp elini sıktığında, yüzündeki gülümseme kaybolmuştu. O gece Mirabel Carolina’ya eski bir hikâye anlattı. Bir kadının, deniz kenarında bir rüzgârla dans ettiği, ama sevdiği adamı fırtınada kaybettiği bir hikâye. “Kadın, denize küsmedi,” dedi annesi. “Neden?” diye sordu Carolina. “Çünkü deniz hem alır hem verir,” dedi annesi. “Tıpkı hayat gibi.” Ertesi sabah, Diego çoktan çıkmıştı. O gün Carolina babasını sormadı. Çünkü ilk defa hissetmişti: Aile, kan değil, kalanlardı. Ve o eski arabanın sesini duyduğunda içinden bir şey kıpırdadı. Araba hızlandıkça, kalbi de hızlandı. O his... o hız... o yankı... İşte o an başladı her şey. Kırmızı Sardunyalar “Cuando una madre se va, el silencio pesa más que el dolor.” — Bir anne gittiğinde, sessizlik acıdan daha ağır gelir. Cádiz’in o sabahı sessizdi. Hava alışılmadık şekilde serindi. Carolina sabah uyanmış, annesinin mutfakta şarkı söylemesini duymayı beklemişti. Ama mutfak suskundu. Garipti. Çünkü Mirabel sabahları susmazdı. Carolina, ayak parmaklarının ucuna basarak salona yürüdü. Gözlerini ovuşturdu. Annesi koltukta oturuyordu. Sardunyaları pencereden izliyordu. Kırmızı olanlar çiçek açmıştı. Ama annesinin duruşunda bir tuhaflık vardı. Sessizliği, huzur gibi değildi. Durgunluktu. Bekleyen bir son gibi. “Mamá…?” Ses çıkmadı. Yavaşça yaklaştı. Annesinin yüzü solgundu ama gözleri açıktı. Gözlerinde bir damla yaş, bir damla huzur vardı. Eli hâlâ sardunya yaprağının ucundaydı. “Mamá… levántate... por favor!.” — “Anne… kalk… ne olur!” Carolina, annesinin dizine başını koydu. Sanki birazdan gözlerini açacak gibi… Ama saatler geçti. Ve Mirabel hiç kıpırdamadı. Diego o gün koşarak geldiğinde Carolina hâlâ aynı yerdeydi. Kucağında annesinin eli, gözlerinde yaş yoktu. Çünkü o an çocukluk bitmişti. Bir çiçek açmıştı, biri solmuştu. O günden sonra Carolina sardunyaları sevmedi. Ama her gördüğünde içinden şöyle mırıldandı: “Tú me enseñaste a mirar al viento sin miedo.” — “Rüzgâra korkmadan bakmayı sen öğrettin bana.” 3. Bölüm: Kırık Bağlar “El dolor compartido es la mitad del dolor.” — Paylaşılan acı, acının yarısıdır. Mirabel’in ölümünden sonra evde zaman sanki durmuştu. Carolina’nın dünyası küçük bir hapishaneye dönüşmüştü; içinde kocaman bir yalnızlık vardı. Diego, abisi olmanın yüküyle sessizliğe gömülmüş, kendi içinde savaşıyordu. Ne söylese yanlış, ne yapsa yetersizdi. “Birbirimizi kaybettik, Caro,” derdi bazen, “ama daha kaybetmedik birbirimizi.” Carolina ise daha çok içine kapanmıştı. Gülümsemek, oyun oynamak unuttuğu duygulardı. Kendi odasının penceresinden dışarı bakarken, denizin ve gökyüzünün birleştiği ufukta kaybolurdu. Yine de Diego onun yanında olmaya çalışırdı. Bir gün, eski ve paslanmış bir araba anahtarını uzattı ona: “Bunu al. Sana bir şey göstereceğim.” Antonio o zamanlar yoktu. O yüzden Diego, Carolina’nın ilk öğretmeni olmuştu. Birlikte motorları inceler, parçaları tamir ederlerdi. Bu, Carolina için bir kaçıştı; sessizlik yerine motorların sesi vardı artık. Ve yavaş yavaş… Küçük bir çocuğun kalbinde umut tohumları yeşermeye başladı. “Un clavo saca otro clavo,” derlerdi. Bir çivi başka bir çivi çıkarırmış. Diego, arabalarla açılan o yeni kapı, Carolina’nın acısını biraz olsun hafifletti. Ama hiçbir şey, Mirabel’in yokluğunu tamamen dolduramadı. “De tal palo, tal astilla.” — Elma ağacından armut düşmez. Diego hapisle mücadele ederken, Carolina için bir başka figür hayatına girdi: Antonio. Antonio, Diego’nun en yakın arkadaşı, abisinden farksız gördüğü kardeş gibiydi. İspanya’nın tozlu sokaklarında, küçük garajlarında, araçların arasında başlayan dostlukları, Carolina’nın hayatını değiştiren bir yolun başlangıcıydı. Antonio, araçların dilini bilen biriydi. Sadece motoru değil, insanı da iyi okurdu. Carolina’nın içine saklandığı dünyayı çözdü; suskunluğunun arkasındaki fırtınayı anladı. Ona sürüşü öğrettiğinde, Carolina sadece aracı değil, aynı zamanda kendi duygularını da kontrol etmeyi öğrendi. Sokak yarışlarında ilk kez yanında Antonio vardı. Ona güveniyordu; çünkü o, Diego’nun uzantısıydı. Bir nevi ailesinin kalan kanıydı. O günlerden beri, Antonio ve Carolina’nın arasındaki bağ kopmadı. O, onun freniydi; hızlı hayatında ayaklarını yere bastıran gerçekliği. Carolina’nın hız tutkusu, yalnızca sokaklarda değil, hayatın zorluklarına karşı verdiği savaştaydı. Antonio’nun varlığı, onu tamamlayan sessiz bir güçtü. 4. Bölüm: Kaçış “La libertad no es un regalo, es una conquista.” — Özgürlük bir hediye değil, bir fetihdir. Cádiz gecesi, hiç olmadığı kadar soğuktu. Carolina’nın kalbi hızla atıyordu; bu, sadece yarış heyecanından değildi. Arkadan gelen sirenler, yankılanan ayak sesleri ve gölgeler… Hepsi ona, oradan hızla uzaklaşması gerektiğini fısıldıyordu. Garajın kapısını sessizce kapattıktan sonra, Antonio ile beraber eski bir kamyonete bindi. Kimse onların orada olduğunu bilmiyordu. Kamyonet kasasında, üzerine eski örtüler örtülmüş yarış arabasıyla birlikte gizlendiler. Yol uzun ve tehlikeliydi. Polis kontrolleri, sokaklarındaki düşmanlar… Her köşe, yeni bir riskti. Antonio’nun sakinliği tek dayanağıydı. “Yavaş ve dikkatli, Caro. Her an bir hata, her an bir son olabilir.” Pasaportlar, sahte kimlikler, değişen yüzler… Her sınır kapısında yürekler ağzına geldi. İspanya’yı geride bırakırken, yanında sadece azıcık eşya ve annesinin kırmızı fuları vardı. Bu fular, geçmişin hem yükü hem de umudu oldu. Gemide, Atlantik’in ortasında… Los Santos’a doğru yol alırken, Carolina gemide tek başınaydı. Ama zihninde hâlâ birkaç saat öncesinin sıcaklığı vardı. Limanda, o paslı konteynerlerin arasında Antonio’yla son kez karşı karşıya durmuşlardı. Rüzgâr esiyor, dalgalar kıyıya vuruyordu. Sessizlikleri gürültülüydü. Konuşmadan bir süre birbirlerine baktılar. Sonra Antonio bir adım attı, Carolina’nın elini tuttu. “Ben senin abin değilim, ama seni kendi kanım gibi gördüm,” dedi sesi çatallı, boğazı düğümlü. “Bunu yapmak zorunda olduğunu biliyorum… ama seni burada bırakmak… kolay değil, Caro.” Carolina’nın gözleri doldu. İlk kez, kaçamayacağı bir şeyle yüzleşiyordu: Vedalaşmakla. “Elveda deme,” dedi fısıltıyla. “Sadece... görüşürüz de.” “Çünkü ben geri döneceğim. Belki farklı biri olarak… ama döneceğim.” Antonio, cebinden küçük bir cıvata parçası çıkardı—ilk birlikte tamir ettikleri motorun içinden. “Bunu yanında götür,” dedi. “Nereye gidersen git, sen hâlâ kim olduğunu hatırla.” Birbirlerine sarıldılar. Uzun, sessiz, kırılgan bir sarılış. Kalplerinin attığı tek yer, o andı. Hiçbir kelime, o sıkı kavrayış kadar derin değildi. “Beni unutma, Antonio.” “Sen, unutmamın mümkün olmadığı tek şeysin, Caro.” Carolina gözyaşlarını silmeden gemiye bindi. Korkuyordu. Ama aynı zamanda kararlıydı. Gemi limandan uzaklaştığında, Antonio hâlâ oradaydı. Küçük bir siluet, ama koca bir geçmişti. Ve sonra içinden sessizce fısıldadı: “Bu deniz, beni senden ayırıyor… ama aynı deniz, beni ben yapacak. Beni taşıdığı yer yeni olabilir… ama içimdeki her yol, seni hatırlatacak.” Los Santos’a vardığında, Carolina için her şey yabancıydı. Dil, kültür, sokaklar… Ama en çok korktuğu, geçmişin peşinden gelmesiydi. Sandy Shores’a doğru yol alırken, tozlu yollar, kıraç topraklar onun yeni meydanıydı. Burada yeniden doğmak, kendini bulmak için bir şans vardı. Ama kalbindeki yara kapanmamıştı. Geceleri yalnız, motorun sesiyle konuşur gibi hız yapardı. Sokaklar ıssız, ama onun için yeni bir hayatın kapıları aralıktı. Antonio’nun ona öğrettikleriyle, hızla değil, kontrollü sürüyordu artık. Çünkü özgürlük, sadece hız değil, akıl ve cesaret gerektiriyordu.....
  20. palmas

    Miguel Gutierrez "Sessiz Çelik"

    bu uzun soluklu olsun basarılar darketiass
  21. palmas

    Bonnie Queenie

    detaylı karakterleri severim, başarılar!
  22. Ndeasd

    Ida in Wonderland

    Comics tarzı harika gözüküyooorrr!!! kesinlikle çizgi roman gibi yeni sayfayı bekleyeceğim...
  23. palmas

    Ida in Wonderland

    Toplamda Samp ve GTA V üzerinde 100 sayfaya yakın bir karakter ilerlettim, geriye dönüp baktığımda ne kadar hızlı geçti diyorum... Ekran görüntülerine son zamanlarda pek kendimi veremediğimi fark ettim, bunun için de comics tarzına yöneleceğim bir süre. Karakter tanıtımı güncellemesi
  24. _Arda24

    Los Santos County Sheriff's Department

    Geri geldik
  25. BUTCHERSD

    Bonnie Queenie

    takipteyiz kardesim
  26. Ndeasd

    Bonnie Queenie

  1. Daha fazla aktivite göster
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgilendirme

Terms of UseGizlilik Politikası