Jump to content

depresyon, bunalım.


Önerilen İletiler

gönderildi
Farazi Yusuf, 1 saat önce yazdı:

Sizin güzel canınız sağ olsun kardeşim. Diğer yazdıklarını da okudum şimdi, bunu da. İnsanoğlu kendinde az olanı, bazen yasak olanı, bazen ulaşılmaz olanı ister. Elde etmek için çabalarken bir yandan da ilişki sırasında uzak durulması gereken üç kardeşi de içlerinde taşırlar. Gurur, kibir, ego. Bu üç uzak durulması gereken kardeşi takip eden kankaları vardır her zaman. Yalan, samimiyetsizlik, korkaklık. Yalan söylerler çünkü kibirleri gerçeği saklar. Saklarlar çünkü egoları bunun tersinin küçük düşürücü olduğunu fısıldar. Günümüzün ilişkilerinde büyük problemlerden birisi de açık ve dürüst bir şekilde konuşamamak. Zannediyoruz ki dürüst olursak kaybederiz çünkü asıl bizi kimse sevmez. Hayır abi, senin maskeli hallerini seven seni değil maskenin hissettirdiklerini sever. Bir gün bir bakmışız ki o maskeyi kim takarsa onun peşinden koşar olmuşuz, çünkü insanı değil maskeleri yani hissettirdiklerini seviyoruz. Doğası gereği insanoğlu açtır, sevgiye de açtır sevmeye de açtır üzmeye de açtır, üzülmeye de açtır. Her gün yüzlerce karar alır ve kararlarımızın sonuçlarını yaşarız. Sabah yataktan kalkman bir karardır, yüzünü yıkamaya gitmen ya da esneye esneye bilgisayarı açman da bir karardır. Youtube'da izleyeceğin videoyu seçerken karar alırsın, izlersin zevk ya da başka bir his alırsın ama her kararın bir sonucu olur ve ona katlanırsın. Açlık konusuna buradan parantez açıyoruz tekrar, kendini doyurmak bir karardır. Üzülmek istediğin zaman (evet gerçekten üzülmek isteriz ve bu da bir karardır) arabesk müzikleri açar, belki ağlar belki vurur kırarız çünkü doymalıyız. Acıya, üzüntüye, aşka ve sevgiye, hisse doymalıyız. Bunların hepsi çok doğal ve insanı şeyler, hepimiz yaşadık ve yaşayacağız. Neden yalan söylerler? Doymak için :=)

Bir kedi dolabı açıp, şöyle bir içindekilere bakıp, birkaçını karıştırıp yiyemez değil mi? Onun doğasında olan önüne çıkan güzel kokulu şeyleri yemektir, birleştirip bir şeyler çıkarmak değil. Eğer aç olan insanoğluysa önce dolaba bakar, gördüklerini bi' hazmeder, seçimlerini yapar ve afiyetle yer. Kimisi yemeğine pul biberi basar çünkü acıyı sever, acıya üzüntüye açtır; kimisi tuzunu döküp kenara çekilir çünkü sadece tat almak istiyordur. İlişkide tuz dürüstlük, pul biberse yalanlardır. Biraz pul biberle yemeğini daha lezzetli hale getirmek için uğraşırsın ama abartır da ucunu tutamaz elinden kaçırırsan her yere bulaşır o biber ve yediğin yemek de yavaş yavaş zehir olur.
 İlişkilerde de benzer şekilde küçük yalanlar heyecan yaratabilir ama sonunda mideyi bulandırır, nefret kusturur. Kedi doğasında olanla yetinir, insansa aldığı kararlarla doğasını şekillendirir. Doymaz bu insan doymaz :=) O yüzden bazen kedi gibi olmalı belki de ama unutmamalı insanlığını. Pul biberi de basmamalı, bünyeye zararlı. Nedir bu işin ortası? Ne gibi seveceğiz? Köpek gibi sevdik olmadı, kedi gibi sevdik olmadı, insan gibi sevdik olmadı ne gibi sevelim? İnsan gibi sevmek demek, sevmekten önce anlamaktır. Karşındakini tanımadan, anlamadan sevemezsin. Tanımak zaman alır, ama bu süre boyunca dürüstlük ipini koparmadan yürümek gerekir.  Bunu da ip cambazına benzetelim hadi. Bazen dengeni kaybedersin, ama önemli olan ipin üzerinde kalmaktır. İnce ip bir koptu mu yükseklerde olan sen bir bakmışsın ki hoooop yerin dibini boylamışsın sonra vay anam belim kırıldı vay anam canım yandı :))

Yarı yolda bırakmalara gelince, çoğu korkudan inan bana. Terk edilmekten o kadar korkuyoruz ki terk edip giden olmayı seçiyoruz. Sevilmemekten o kadar çok korkuyoruz ki sevgimizi belli etmemeyi seçiyoruz. Genel olarak korkuyoruz ya, korktuğumuz için bir şeylerden yalan söylüyor, bir şeyleri saklıyor, hayallerimizden bile kendimizi alıkoyuyoruz. Ya hayal kırıklığına uğrarsam, ya beni sevmezse, ya beni terk ederse, ya ben küçük düşersem, ya önce o yazmazsa da ben yazarsam, ya ya ya ya.. Ne bu ya nidaları biter, ne yalanın arkası kesilir. Sevdiğin kadına ya da adama dürüst olmak kendine dürüst olmaktan daha kolaydır. İkisini de becerebilirsen eğer er ya da geç büyük piyangoyu sen kazanır, amortilere teşekkür eder, kaybettiklerini deneyim sayarsın. Evet tamamen dürüst olmak zor ve hepimiz pul biberi severiz biliyorum :=) Ama tadında pul biber ve tadında tuzla da yemek yiyebiliriz (migren yoksa). 

Özet;
Evet insanlar ve onların yaptıkları bizi hasta edip, zevkimizi bok edip gidebilirler. Evet bizi belki de on tane antidepresan kullanmaya da itebilirler ama bunlara boyun eğmek de bir karardır. Kendinden emin misin? Dik duracaksın. Hissinden emin misin? Dik duracaksın. Ben bana yeterim mi diyorsun? Dik duracaksın. İlla bir gurur yapacaksan şu hayatta, iki polisin kafasını eğip götürmeye çalıştığında tüm gücüyle boynunu dik tutan ve gülümseyen o adamın gururundan yapacaksın. Bir kere eğersen boynunu birine, cellatlar birikir de durur berinde. Bizim fıtratımızda da var bu belki de, eğik boyun görünce kesmenin hazzını yaşamak istiyoruz. Dik dur abi, dik dur. Seni seven duruşunla sevsin 😉

O kadar iyi yazmışsın ki eline sağlık abi çok iyi açıklamışsın gerçekten. Lakin bütün bu açıklamaların sonu yine tek bir soruya varıyor;

 

Neden kimse benim gibi iyi olamıyor?

 

Ben bunun cevabını uzun zamandır arıyordum ve bu ilişkide buldum sanıyordum. Tamam ya yaşım zaten 25 elimde müzikten gelen kazancım, işleyen bir stüdyom okuduğum bir mühendislik ve sahip olduğum bir inşaat şirketi varken evlenebilirim bu kez doğrusunu buldum diyorken şlaaaak diye bir tokat geliyor;

 

Karşındaki senin gibi değil, sadece sen herkesi kendin gibi sanıyorsun.

 

Sonra dön başa ve dediğin gibi antidepresanlar kullan çünkü neden? Bu hayatta sevgi gibi saf bir şeyi çıkarlarına ve yalanlarına alet ettiler seni kullandılar. Depresif ol dibine kadar depresif müzik dinle ve bu ruh halini yansıtan müzikler üret senin gibiler de bunu dinlesin. Neden? Çünkü annen kanserle mücadele ediyorken ona destek olmak için mutlu görünmeye çalıştın ve sana destek olan kız seni her şeyi bile bile yüz üstü bırakınca bok gibi kaldın ortada.

 

Nedenleriyle, çünküleriyle bu hayatı yaşamaya bi şekilde devam ediyoruz. Dediğin gibi ne kadar dik durabildiğin ve bu süreçte ne kadar dayanabildiğin önemli.

Diz çökerken de dik durabilirsin ayaktayken de.

 

Önemli olan göğsünü gerip her şeye rağmen "Vicdanım rahat ben elimden geleni yaptım" diyip dik durabilmek. Bu insanlar gibi kambur durup duyguları harcamadığım, kimsenin ahını almadığım için gururluyum. İnsan yaşattığını yaşar bunu da biliyorum ve gönlüm ferah. Göğsünün daraldığını biliyoruz demiş Allah. Sagopa'nın da dediği gibi derdi veren dermanı unutur mu hiç?

 

Bekleyeceğiz ve göreceğiz. 
 

Amma konuştum insanların içini kararttım umarım kimseyi sıkmamışımdır. 🙂

gönderildi

işe girip çalışmak başka bir çıkarı yok

gönderildi

Depresyonda olduğunu söyleyenlerin geneli depresyonda değil. Bunu net söyleyebilirim. Eminim hepimizin ortak sorunu çaresizlik, gelecek kaygısı ve başarısız olacağım endişesi. Önceki nesillerde evlat, babasından daha zengin ve daha iyi hayat yaşardı. Şimdi bu durum tersine döndü. Fatih Kısaparmak "bu adam benim babam" şarkısında şunu diyordu. "1 işçi maaşıyla 6 çocuk okuttu." Günümüz de bir işçi maaşıyla, 1 çocuk bile okutamazsın. Velhasıl şu an bizlerin yaşadığı durumun daha ağırını bizden sonraki nesil yaşayacak. 

 

Şu an yapılabilecek tek şey güçlenmek. Şahsen ben spora başlamak istiyordum. Ancak motivasyonun, azmim yoktu. Peki ben ne yaptım? 2 arkadaşımı daha benle spora başlattım. Paraları yoktu. Ama ben onların 1 aylık spor salonu paralarını ödedim. Bu parayı onlara yardım etmek için ödemedim. Kendim için ödedim. Ve şimdi haftanın 6 günü 3 kişi spora gidiyoruz. Kimse tembellik edemiyor. Eğer spora başlama fikriniz varsa arkadaşınızla gidin. Parası yoksa bile gerekirse ilk aylık ücretini siz ödeyin. Şu an bile saat 5 olsa da gidip ağırlıklara girsek diye birbirimizi gazlıyoruz. 

 

Ayrıca duolingo uygulamasını indirdim. 52 gündür düzenli ingilizce pratik yapıyorum.

 

Özet: maddi, manevi, fiziksel, ruhsal, zihinsel olarak güçlenin.

 

Push it to the limit. The world is yours.

 

gönderildi

Spora zaman harcayamıyorum ama beni hayatta tutan en güçlü şey müzik. Müzik yapmayı bıraktığım an gerçekten kaybedeceğimi biliyorum. Spoiler içerisinde stüdyo ortamında yaptığımız canlı bi dinletiyi bırakıyorum. Koltukta oturan beyaz tişörtlü benim, ayakta şarkıyı söyleyen ise idolüm ve öz olmasa bile öz gibi hissettiren canım abim. Piyanoyu çalan da yetenekli bi arkadaşımız.

 

Yayınlamadığımız ne parçalar var dinlediğinizde 1 paket sigaranın anında yok olacağı. Kendimiz yapıp kendimiz dinliyoruz sadece şu sıralar.

 

Spoiler

 

 

  • 3Ay Sonra...
gönderildi (düzenlendi)

Yazdığım hikayeden bir cümle ile başlayıp devam edeceğim.

 

''Sevgi, kalemin ucunu aşındırır, yürekleri deler; ama karşılık bulamadığında en keskin kılıçtan daha derin yaralar açar.''

 

Ben her şeyin ilacının, mutlak gerçeğin sevgi olduğuna inanıyorum.

 

Depresyon ve benzeri sorunları yaşayan insanlar genellikle bir boşlukta hissederler; kaybolmuş, yönsüz ve yalnız. Oysa bu boşlukta, sarılmak ve inanmak gereken bir şey olmalı. Zamanla, doğru adımlar atıldığında ve doğru insanlarla çevrildiğinde, bu boşluk biraz daha küçülür ve belirsizlik azalır. Elbette, kimse sürekli olarak bir başkasının sorunlarıyla ilgilenip sıkılmadan sabırlı olamaz. Bu yüzden, kendinizi sürekli zorlayan, sizi aşağı çeken toksik insanları çevrenizden uzaklaştırmak çok önemlidir. Bu tür insanlardan uzaklaştıkça, bir süre sonra hayatınıza dair olanlar daha netleşir. Bu uzaklaşma, başlangıçta zor olabilir ama zamanla daha doğal hale gelir ve aklınıza takılanlar, sizin için anlamını yitirir.

 

Depresyon, genellikle bir "kaybolmuşluk" hissiyle gelir; insan kendini, dünyadan yabancılaşmış gibi hissedebilir. Ancak unutmayın ki, her boşluk bir dolulukla sona erer. Kurtulma, bazen bir karar anı olabilir. İçsel bir güç bulmak, kendinize inanmak ve iyileşmeye başlamak, zaman alabilir ama kesinlikle mümkündür. Her gün biraz daha iyileşmek, adım adım yeniden kendinizi keşfetmek bir süreçtir. Fakat önemli olan, o yolculuğa çıkmaktır.

 

Kierkegaard'ın sevdiğim bir sözü var ; "Zihninizi karıştıran, kalbinizi kıran ve ruhunuzu yoran her şeyden uzaklaşmaya çalışın. Bir gün fark edeceksiniz ki, kaybettiğiniz hiçbir şey aslında sizi mutlu etmek için gerekli değildi." 

 

Bu arada inanır - inanmazsınız Kur'an okuyun, iyi gelecektir.

tarihinde Blozzy tarafından düzenlendi
gönderildi

300lük lyrica kuş gibi yapar, ne derdin kalır ne tasan

  • 1Ay Sonra...
gönderildi

Bazıları yok lirika yok bilmem ne falan yazmışlar.

Hayatını düzene sokacaksın. Başka çaresi yok.

Özel sektörde düzen biraz zor.

Yapabilirim dersen askeri personel ol.

Aşırı fazla sözleşmeli ve uzman açığı var zaten.

gönderildi

Görüşmeye katıl

Şimdi yayınlayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Bir hesabınız varsa, şimdi oturum açın.

Misafir
Bu konuyu yanıtla

×   Yapıştırdığınız içerik biçimlendirme içeriyor.   Biçimlendirmeyi Temizle

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömüldü.   Bunun yerine bağlantı olarak görüntüle

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Editör içeriğini temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    • Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgilendirme

Terms of UseGizlilik Politikası